KURTULUŞ SAVAŞINDA DEVLETİMİZ VE MİLLETİMİZİN YANINDAYIZ!
Dünyanın hiç bir ülkesinin diğerlerinden bağımsız, ticari veya siyasi münasebette bulunmadan varlığını sürdüremeyeceğinin biz de farkındayız.
Dolayısıyla, Türk tüccarının kendini geliştirmesi, markalaşması, bütün dünyaya açılması, sadece kendine ve ailesine değil; ülkemiz başta olmak üzere, elinin yetiştiği her yeri kalkındırması ve bunları yaparken de kendi kültüründen ve inançlarından taviz vermemesi en büyük gayelerimiz oldu.
Son zamanlarda bölgemiz ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar ile gizli ve açık faaliyetlerin tesirlerini fark etmekte ve iş adamları olarak damarlarımıza kadar da hissetmekteyiz.
Bundan dolayı nasıl ki; iki koca dağı tartabilecek vasıfta çok hassas bir terazinin kefeleri dengede iken, ceviz kadar taşın ağırlığı, o dengeyi bozabilecekse kendine “Küresel Güç” adını takmış, “Dünyanın dengesini istediğimiz gibi değiştirir veya bozarız!” diyerek, âdeta “ilahçılık” oynayan malum veya nâ-malum çevrelerin ezici baskılarına ve meşru idaremizin ve hususan bütün mazlum coğrafyaların yüküne rağmen dimdik duran, her türlü darbe tehditlerine rağmen “Dünya beşten büyüktür!” haykırışını usanmadan sürdüren, şimdiye kadar birçok sadmeyi ustalıkla savuşturmuş olan Sayın Reis-i Cumhur’umuzun yanında ve arkasında olduğumuzu, tüm dünyaya, sesimiz çıktığı kadar haykırmak isteriz.
Ayrıca Türk Lirasıyla oynamak isteyen, ekonomimizi güvensiz göstermek için var gücüyle çaba sarf eden bu gürûhlara karşı, panikleyerek menkul alım-satımı yapma meyillinde olan tüccar ve vatandaşlarımıza da seslenerek şunu ifade etmek isteriz: “Küçük hesaplar peşinde koşarken, derin hesap sahiplerinin değirmenlerine su taşımayınız! Sizleri psikolojik olarak yıpratmak ve istedikleri şekilde yönlendirmek isteyenlerin oyununa gelmeyiniz! Ticaretinize devam ediniz ve algı çalışmalarına karşı uyanık olunuz! Gün, bütün varlığımızla birlik olma günüdür!”
Nihai sözümüz olarak; Reis-i Cumhur’umuzun da “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” adını koyduğu sadece klasik ekonomik denge izahlarıyla da açıklanamayacak bu yeni, milli ve hatta küresel mücadelenin dengesini Hak’tan yana çevirecek bir ağırlık olmaktan iftihar ettiğimizi ilan ederiz.
Şu da bilinsin ki geleceğin Türkiye’sine ve Türkiye’nin geleceğine inancımız tamdır!
